Bilgisayar başına geçeceğiniz gün ve saat:
18-19-25-26 Temmuz 2020
Saat 19.00 - 21.30
Etkinlik Hakkında
İnsanın doğal çevresiyle kurduğu ilişkinin, yine insanın kaderini bu ölçüde tayin edeceği belki de kimsenin aklına gelmemişti. Hem tüketen, hem de tükettikçe tükenen biziz; üstelik bu farkındalığa karşın kendimizi durdurabilecek gibi de görünmüyoruz.
İşler bu denli çığırından çıkmamış olsaydı (yani biyosferin tüm düzenini bozmamış, iklim felaketini çağırmamış, içilebilir su kaynaklarını heba etmemiş, canlı türlerini ölçüsüzce tüketmemiş olsaydık), bir kaç küresel karar vericinin kurnazca çözümlerine inanabilir, çevreyle dostluğumuzun bazı yasal düzenlemelerle düzeltilebileceğini umabilirdik.
Ne yazık ki bu olanaklı değil. Konuyu yeterince derinlikli bir felsefe titizliğiyle irdeleyen pek çok düşünür, sorunun çok daha derin bir yerde, insanın var olma tarzında, yüzyıllar içinde gelişen yatkınlıklarda, temel varsayım ve yaşam pratiklerinde serpildiğini ileri sürüyor.
Sürdürülebilir olmadığı epeydir besbelli olan bu patolojik tarzın egemen olduğu "antroposen çağı" kendini hız ('hırs' mı demeli?) ve çabukluk ('özensizlik' mi demeli?) ile ifade ediyor. Hızlı tükettikçe çarçabuk tükenen bir tür olarak bu meydan okumayla nasıl başa çıkabiliriz?
Yazdığı çok sayıda kitap ve makalede, bir kavram dedektifi gibi iz süren Dr. Özgür Taburoğlu, odaklandığı her kavramı yepyeni perspektiflerden görüp göstererek insanı kendi kendiyle yeniden konuşmaya çağırıyor. Dünyevilik, kutsallık, vicdan, kendilik, nazar, kent efsaneleri, boşluk, aşırılık ya da keyfilik... yazarın dikkatine yakalanmış kavramlardan yalnızca birazı.
Toplam dört oturumluk bu derslerde Özgür Taburoğlu bizi bir kez daha perspektif değiştirmeye çağırıyor: Yavaşlamaya...!
Her oturum için "bir" kavram:
1. Hız 2. Yavaşlık 3. İrade 4. İfade
Sahici bir düşünme deneyimi için... hiç acele etmeden.